Belki de
Belki de
Belki de
böyle olması gerekiyormuş. Ya da bilmiyorum. Bu ara söylediklerimi bir süre
sonra tam tersiyle çürütmeyi çok yapar oldum. Neden peki? Biliyorum ben. Çünkü
ihtimali düşündüm. İhtimal fikri
zihnimde var olmaya ve mevcudiyetini sağlam bir zemine oturtmaya başladığında
olaylara yaklaşımımla birlikte kullandığım kelimeler de
değişti. Bu durumun daha da iyi anlaşılması için bir şiirle izah edeceğim.
yarına dair
yarın
kalkabilir, ayaklarımın altına alabilirim çelişkiyi
ayakları
altına alabilir çelişki, netliği
beni,bizi…hepimizi
şekillendiriyorken ihtimaller
yarın
ayağa kalkabilir
zihnime
pranga olan çelişkiye
‘‘umut
var, umut hep var!’’
diye
haykırabilirim ama,
haykıramam
Çok düşündüm. Hatrıma gelmeyecek
kadar çok. Ama her’li cümlelerle düşünmedim. Her’li cümlelerle düşünseydim,
şiddetle yargılasaydım hemen bir şeyleri, hatırlardım belki de söylediklerimi
bir bir. Çünkü düşünürken ihtimali merkeze aldım. Bazen, dedim bazı sonra,
galiba, dedim sanırım, belki… Bu kelimelerle yaklaştım dünyaya. Fakat garip bir
şeydir ki, bu yakınlaşma teşebbüsü beni dünyadan, insanlardan uzaklaştırdı. Öyle
ki onların çoğu, direkt yargılamayı tercih ediyor. Ben de meseleye ihtimal
dahilinde yaklaşıyordum. Ne mi oldu sonra? Bana, duruşun yok senin, dediler.
Ha-ha. Bir şeylere sıkı sıkıya bağlı olmayışım, münakaşa ettiğim kişinin bunun
ayırdında oluşu, böyle muhabbetlere neden oluyor. Ama biliyor musun, çok güzel
bir şey bu. Bir ağaca bakarken, bir insanı incelerken, bir şarkıyı dinlerken,
hayal kurarken ve severken birisini... Hâlâ bu şekilde ömür sürüyorum. Kavramlara bağlı olmadan
yaşasam, demiştim, belki bu şekilde daha iyi bir insan olurum. Oldum da
sanırım.
Beni görmüyorlar mı acaba? Fark
etmiyorlar mı kelimeleri nasıl kullandığımı? Yoksa… Yanlış bir şey mi yaptım
onlara karşı? Tasvip edilmemesi gereken bir şeye taparcasına mı yaklaştım? Bu
yüzden mi beni görmüyorlar? Bu sualleri sormam, aslında onları anlamak istiyor
olmamdan kaynaklanmıştı. Buna bir nevi kişinin iç muhasebesi diyebiliriz. Belki
de. Sizi anlamak için kendimle çok konuştum. Biraz anlar gibi oldum da, fakat
durumun böyle çözülmeyeceğini anladım. Beyhude bir çabaydı bu. Çünkü onları
anlıyor olmama rağmen anlamıyormuş gibi görünüyordum. Bu sefer içinden çıkılmaz
bir durumun içinde buluyordum kendimi. Elimden hiçbir şey gelmiyordu. Onları
anlamakla kalıyordum.
Oğuz abiyle çok konuştum. Onun
romanlarının olay örgüsünü zihnimde düzene oturtamadığım için kendime çok
kızdım. Fakat sonra, kelimeler dedim, onlara önem verdiğim için tanzim edemedim
zihnimde olayları. Oğuz abi, dedim, ihtimallerimin kuvvetle muhtemel sadece
bana zararı dokundu. Kelimeler, dedi Oğuz abi, onlara yaklaşmak, anlamlandırmak,
birden çok mânâya bürünmelerine izin vermek, mutlaka ihtimali düşünmekten
geçiyor.
Anladım.
Yorumlar
Yorum Gönder