Son Zamanlarda Sık Sık Düşündüğüm Şeyler


Son Zamanlarda Sık Sık Düşündüğüm Şeyler 


Kötü bir dönemimdeyim. Bunun farkındayım. Kendimi, hangi sıkıntılarla uğraşırken bulabilme ya da tespit edebilme kudretim henüz mevcut. Henüz mevcut diyorum, çünkü ileride belki de kendi yerimi ve sıkıntılarımı saptamak
hususunda bugünkü gibi iradeli ve net bir hâlde olmayacağım. Ama belki de...

Zihnim bana oyun oynuyor. Her şey karışık. Ya da ben öyle görüyorum. Bu bana güç vermiyor, veremez de... aksine yavaşlatıyor. Belki daha iyi yazıyorum, kurgunun sonunu planlamadan ve başını düşünerek sadece kâğıda kalemi temas ettiriyorum. Ne değişiyor peki, yani zihnimde ve dolayısıyla hayatımda?

Bilmiyorum kelimesini çok sık kullandığım bir dönemimdeyim. Ne iyi, hiç değilse bilmiyorum demeyi biliyorum gibi basmakalıp bir şeye başvurmak istemiyorken zihnimden bu klişe ifadelere takdir ve tebrik gelmesine engel olamıyorken, yazmak ve okumak, bazen yazamamak ve okuyamamak, aklî melekelerimi karışık bir durumda... Yine ne diyorum ben, kime ne anlatıyorum?

Eksiltili cümleleri hem gündelik hayatta hem de yazıda sık sık kullandığım bir dönemimdeyim. Bazen bunun nedeni, aynı şeyleri mi söylüyorum yine düşüncesi oluyor. Bazen de, kime ne anlatıyorum duygusu.

Tek başına olmak. Artık çoğu şeyin anlamlandırılmasındaki ölçütlerin değişmesi. Kelimelere bakarken hafif tebessüm hâlinde olmak. Sözcüklerle kalbî bir yakınlık kurduktan sonra, sırf her birini yerinde kullanayım derken delirecek dereceye gelmek. Ama tek başına olmak işte. Kelimelerin dostluğunun ruhunun yaralarına merhem olamaması.

Uzun zamandan sonra yazmaya çalışmak. Yazamamak sonra, ve daha ıstıraplı bir hâlde olmak. Kelimelerin sana seslenişlerinin eskisi gibi olmadığını ve hatta onların artık sesinin sana gelmediğini hissetmek. Elinde kalemle, duvara bakarak kalakalmak öyle. Kafam mı çalışmıyor yoksa, gidip bir kahve mi içsem, yoksa, yoksa birisi bana beddua mı etti düşünceleri. Yazamamanın da yazmak kadar düşündürmesi.

Peki ya mutluluk dediğimiz şey, mutsuzluksa? Susmalıyım. Zihnimin düşünce dizimi yüzünden çok acı
çekiyorum. Sus!

Bir süre sonra Camus’nün Yabancı, Safiye Erol’un Ciğerdelen, Hasan Ali Toptaş'ın Kuşlar Yasına Gider romanını okuyacağım. Ama biraz daha iyileşirsem.

Bilincim. Bir süre ağladım. Yüzüm nemlendi. Gözlerim kızardı. Göğe baktım. Susarak onunla konuştum.

Gitmekte olan bir şeyler vardır, diyorum. Hiç değilse kim olduğumun yanıtını alsaydım gürültüden. Ya da hakikati örten, bazen resmeden görüntüye bu kadar anlam yüklemeseydim.

Bu kadar yeterli. Görüşürüz kelimeler ve kelimelerden mürekkep cümleler, tasvirler ve kurgu. Görüşürüz, görüşürüz...

Yorumlar

Popüler Yayınlar